23 Mart 2010 Salı

Unilever Kapılarını Üniversitelilere Açtı, Bizztrip2Unilever!

20 Mart Cumartesi günü Unilever'in Ümraniye ofisinde Bizztrip2Unilever'in dördüncüsü gerçekleşti. 14 farklı üniversiteden yaklaşık 150 kişinin katılımıyla geçen bu günde amaç Unilever'i ve çalışmak istediğimiz fonksiyonları yakından tanımaktı. Ben de katılımcılardan biriydim, katılma sürecim de baya enteresan oldu. Bu etkinlikten Facebook ve ODTÜ Verimlilik Topluluğu kanalıyla mail kutuma gelen mailler sayesinde haberdar oldum. Ayın 14'ünde biten başvurulara kendiniz hakkında bazı bilgiler doldurarak başvuruyordunuz. Başvuru formuna CV'inizi ekliyor, çalışmak istediğiniz fonksiyonlar ve de geçmişte yaşadığınız tecrübelerinizle alakalı birkaç davranışsal soruya yanıt veriyordunuz. Bir de Unilever Türkiye ilgili internetten cevapları kolayca bulunabilecek bir testi cevaplıyordunuz. Unilever'in diğer staj ve iş başvurularına göre çok daha kolay olan bir başvuru ve seçme süreci işletiliyordu, nasıl bir eleme yapacaklarını çok merak etmiştim, kaç kişiyi kabul edeceklerini de zaten başvururken bilmiyordum. Ayın 17'sinde aldığım mail istedikleri özelliklere sahip olmadığımı söyleyen bir red mailiydi, bu maille beraber kimi neye göre seçtikleri ile ilgili merakım da arttı.

Bana gelen mail aracılığı ile Unilever'e ulaşmaya çalıştım, ancak tam da beklediğim gibi mailim iletilmedi ve bana hata mesajı geldi. Bunun üstüne Facebook kanalıyla etkinliği duyuran Sinem Namdaroğlu'na yine Facebook'dan bir mesaj yolladım. Mesajda kısaca neden kabul edilmediğimi merak ettiğimi ve bu konuyla ilgili nasıl bilgi alabileceğimi sordum. Açıkçası mesajıma yanıt dahi beklemiyordum.

Her gün bu tarz mesajlarla uğraşmak zorunda olan insan kaynakları çalışanları mesajımla ilgilenmez diye düşünüyordum. İki gün sonra cuma günü facebook'tan mesaj attığım Sinem Hanım beni aradı. Başvuru formunu tekrar incelediğini ve CV'imde okula 2007 girişli olduğumu görüp, henüz 2. sınıfta olduğumu düşündükleri için red maili aldığımı söyledi. Hazırlık okumadığımı ve 3. sınıfta olduğumu söyledikten sonra eğer istersem etkinliğe katılabileceğimi belirtti. Oldukça şaşırmıştım çünkü böyle bir telefon beklemiyordum, elendikten sonra da kabul edilmeyi beklemiyordum. Tekrardan yolladığım CV'yi kontrol ettim, aslında 3. sınıfta olduğum net bir şekilde yazıyordu. Sonuçta gözden kaçmış olabilirdi, ya da Facebook gibi bir kanaldan merakımı dile getirmem etkili olmuş olabilirdi, hangisi olduğunu bilmiyorum ama sonuçta beni aramaları hoşuma gitti ve katılmaya karar verdim. Sabah 9'da Unilever Ümraniye ofisindeydik. Katılımcılar gruplara ayrılmıştı ve her grubun yaka kartlarında bir takım semboller vardı. Benim takımım geri dönüşüm takımıydı ve herkes kendi takımının masasına oturdu. Unilever'de işe başlayan yeni mezunlara MT(Managment Trainee) deniliyor. Her gruba başvuru formunda belirttiği tercihe göre bir MT atanmıştı. MT'lerin görevi grubumuzu birlik içinde tutmak ve yönlendirmekti. Bütün gün birlikte olacağımız için kafamızdaki soru işaretlerini gidermek de görevleri arasındaydı.

Genel olarak bakacak olursak oldukça verimli bir gündü. Yeni işe başlayanlardan, yıllardır firmada çalışan yöneticilere hatta Unilever Türkiye yönetim kurulu başkanı İzzet Karaca’ya merak ettiğimiz soruları sorduk. Ofis ortamını gördük, toplantı salonlarında ilgilendiğimiz fonksiyonlarla ilgili bilgi aldık. Grupların 10-15 kişilik katılımcılara bölünmesiyle oturumlarda çok sıcak bir ortam oluştu, merak ettiğimiz her şeyi sorabilme fırsatı bulduk. Şirketin ülkemizdeki ve dünyadaki faaliyetlerini öğrendik, kurum kültürünü yakından tanıdık. Unilever’in ülkemizde faaliyet gösterdiği en önemli alanlardan biri olan foodsolutions bölümünü ve çalışanlarını yakından tanıdık. Knorr, Calve, Algida, Sana, Becel gibi yemeklerimize lezzet katan ve her gün hayatlarımıza dokunan gıdaların geliştirildiği mutfağa girdik, şefin gösterisini izledik.

Normalde üniversitelerde olan kariyer etkinliklerinin aksine çok daha sıcak ve samimi bir ortam vardı. Çalışma ortamını böylesine yakından görmek, yeni işe başlayanlardan, en üst düzey yöneticisine kadar birçok çalışanla sohbet edebilmek büyük bir şanstı.  Misyonu hayata canlılık katmak ve insanların kendilerini iyi hissetmelerine, iyi görünmelerine ve hayattan daha fazla zevk almalarına yardımcı olan markalarla günlük hijyen, beslenme ve kişisel bakım ihtiyaçlarını karşılamak olan Unilever gerçekten de ülkemizde birçok kişinin çalışmak isteyeceği yerler arasında. Ne var ki Unilever’in zorlu mülakat sürecini geçmek hiç kolay değil :)

0 yorum:

Yorum Gönder